1 Nis 2012

Son Kodachrome Filmi

1935′ten 2009 yılına kadar 74 yıldır üretilen, hem kullanışı hem de kalitesi bakımında vazgeçilmez olarak nitelendirilen ve milyonlarca çekim yapılan filmin üretimi, digital fotoğraf  makinelerine karşı direnişini kaybederek 22 Temmuz 2009′da durduruldu. Günümüzde fotoğraf çekimi yapan birçok insan fark etmese de hayatlarını fotoğrafçılara adamış kişiler için duygusal bir an oldu. Yıllardır alışılageldikleri (alıştıkları) ve binlerce çekim yaptıkları film artık efsaneleşiyordu.

Dünyaca ünlü Magnum Fotoğraf Ajansı ve National Geographic dergisinin fotoğrafçısı, dünyada en çok basılan fotoğrafın sahibi Steve McCurry’de bu duygulara kapılan fotoğrafçılardandı. Aralarındaki aşkın basit bir şekilde bitmesini istemiyordu. Vedasını ölümsüzleştirmek için Kodak’tan banttan çıkan son kodachrome’un(k harfi bbüyük olacak) kendisine verilmesini istedi. Kodak ta(gereksiz bağlaç kullanmasan da olur) bu çağrıya sessiz kaldmadı, McCurry’ye olumlu yanıt vererek son 36 kareyi onun çekmesini istedi.
14 Temmuz 2010 tarihinde son Kodacrhome filmi Steve McCurry’nin ellerine teslim edildi. McCurry, Kodachrome’un son yolculuğunu yazm
ak için filmi Nikon F6′sına taktı ve o anki duygularının çok tuhaf olduğunu “Çünkü bunu daha önce binlerce kez yapmıştım. Ve artık alışkanlık haline gelmişti. Bunu tekrar yapmak biraz tuhaf, biraz nostaljik bir histi. Bunu son kez yaptığımı biliyordum. Ancak bu işin benden, kalbimden bir şeyler taşımasını, bana seslenen fotoğraflardan oluşmasını istedim.” cümlesiyle ifade etti.
McCurry zor bir karar ile başbaşaydı, hangi konuda ve neyin fotoğrafının çekileceği konusunda bir planı yoktu. Ancak McCurry insani bir hikayesi olmayan kartpostal çekmek istemiyordu. 30 yıldan beri 800.000′in üzerinde fotoğraf çekmesine rağmen hata yapma şansının olmadığını, her bir karenin değerli olduğunu biliyordu. Elinde sadece 36 kare vardı ve bu nedenle öncelikle bir dizi portre çekmeye karar verdi. Odağın, açının, rengin ve ışığın doğruluğundan emin olmak için her kareyi önce digital makinesi ile daha sonra Nikon F3 ile ölümsüzleştirecekti.

Ve serüvenine New York’tan, New York’un ikon yüzlerinden biri olarak seçtiği Robert de Niro’nun profil fotoğrafını çekerek başladı.
Daha sonra Kodachrome’un olağanüstü renklerini, şiirselliğini iyi bilen bir fotoğrafçı olarak, rengin kültürel olarak çok önemli olduğu ve kariyerinin ilk başladığı yer olan Hindistan’a doğru yola çıktı. Hindistan’ın Hollywood’u olan Bollywood’da ünlü oyuncu ve yönetmenlerindenden Amitabh Bachchan, Hintli yazar ve aktrist Shenaz Treasurywala, Hintli aktrist ve yönetmen Nandita Nas ve Elizabeth filminin yönetmeni Shekhar Kapur’un ve Oscar adayı olmuş aamir khan ‘ın bir dizi fotoğrafını çekti.
Steve McCurry daha sonra kendisini evinde gibi hissettiği, kendisine göre Kodachrome gibi yok olan göçebe kültürünün olduğu Rabari kabilesinden insanları fotoğraflamak için Rajastan’a geçti. Bu bölümü şu şekilde ifade ediyor : “Hızlı kalkınma ve modernleşme ile birlikte zaman burada da göçebe kültürün aleyhine işliyor. Bu göçebe toplumun yaşam şekli büyük bir hızla sona yaklaşıyor. Madem Kodachrome da yok oluyor, o halde onu en iyi şekilde Rajastan çobanlarının hafızasında yaşatarak yüceltebiliriz. Burası gerçekten de başka bir gezegen gibi. Köydeki insanlar çok ilginç ve görülmeye değer. Bence hikâyeyi anlatan gözler ya da hatlar değil, yüzün tamamı ve görünüşün çarpıcılığı. Hikayelerini tek başlarına değil, bir arada anlatıyorlar.” Hindistan sonrası çekimlerini “İstanbul’un gözü” olarak tanından Ara Güler’in de aralarında bulunduğu, New York’tan Grand Central Station, Washington’dan Square Park ve Union Station’da sıradan insanlar ve Magnum fotoğrafçısı Elliot Erwitt ile sürdürdü. Son karelerden birinde ise New York’ta bir taksinin önünde poz verdi. Son üç kareyi öykünün sonu olan, filmin üretiminin durdurulmasından sonra dünyada filmi yıkayacak tek bir laboratuar olan Dwayne’s Photo’nun bulunduğu kent için kullandı. Steve McCurry’nin Kodachrom’u Dwayne’s Photo tarafından yıkanarak, yalnızca 5 adet kayıpla tamamladı.
Böylece Kodacrhome, fotoğraf tarihindeki kilometre taşı görevini tamamlayıp, fotoğraf çekenleri bu defa digital bir yolculuğa uğurladı. Son 31 kare dünyada ilk defa ağustos ayı boyunca “Son Kodachrome Filmi” adlı sergi ile İstanbul Modern’de İstanbullu fotoğraf tutkunları ile buluştu. Katılımcıların büyük beklenti ile katıldıkları sergi, dünyanın farklı noktarındaki sanatseverler ile buluşmak için İstanbul’dan ayırıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder